Önceye dayalı hak sahipliği hangi şartlarda ileri sürülebilir?
11.7.2024 tarihli Yargıtay kararı ışığında gerçek hak sahipliğinin ispatı.
Bir marka işareti üzerinde önceye dayalı kullanımları sebebiyle gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden taraf, markasını markasal biçimde ve ciddi suretle kullanmış olduğunu ispat etmekle yükümlüdür.
Bir işaretin markasal biçimde kullanılıp kullanılmadığı ise o işaretle karşı karşıya gelen ortalama tüketicinin algısına göre belirlenmektedir. Bu noktada işaretin sadece mal veya hizmet üzerinde kullanılması zorunlu olmayıp, ilanlarda, kataloglarda veya ticari belgelerde kullanılması da markasal kullanım olarak değerlendirilmektedir.
Marka işaretinin yerelden daha geniş bir coğrafyada üzerinde bulunduğu mal ve hizmetler için pazar payı elde edecek şekilde kullanılmış olması ise ciddi suretle kullanım olarak nitelendirilmektedir.
Değinilen şartların sağlanamaması hâlinde marka sahibinin SMK md. 6/3 hükmü uyarınca önceye dayalı hak sahipliği iddiasında bulunabilmesi mümkün değildir.
“Gerçek hak sahipliği” ilkesi uyarınca, davacının önceye dayalı hak sahipliğine dayanabilmesi için, marka başvurusundan önce tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler bakımından, başvuru konusu işaretin yerelden daha geniş coğrafyada ve ciddi surette markasal kullanması, bu kullanımla markaya konu işarete belirli ölçüde ayırt edici nitelik kazandırılması, önceye dayalı kullanımların, marka başvurusuna karşı çıkılan tarafın kullanımlarından önce olması gerekmekte olup mahkemece alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere davacının 2014 ve 2017 tarihleri arasında gerçekleştiği anlaşılan markasal kullanımları yerel düzeyde olduğundan ve 6769 Sayılı Kanun'un 6. maddesinin üçüncü fıkrasında aranan nitelikte ve ağırlıkta bulunmadığından anılan kabulünün doğru görülmediği”
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2023/3563 K. 2024/5819 T. 11.7.2024